Connect with us

Yazılar

Suç ve Ceza

Yüzyıllardan beri suç oranının azaltılması için ceza yöntemine başvurulmuştur. Hatta ne kadar suç işleme oranı artarsa o kadar cezaların arttırılması çözümüne gidilmiştir. Bu çözüm önerisinin temelinde bulunan hipotez, cezanın ağırlığı ile cezalandırılan davranışın sıklığı arasında bir ters orantı bulunduğudur.

Yayınlandı

on

Yüzyıllardan beri suç oranının azaltılması için ceza yöntemine başvurulmuştur. Hatta ne kadar suç işleme oranı artarsa o kadar cezaların arttırılması çözümüne gidilmiştir. Bu çözüm önerisinin temelinde bulunan hipotez, cezanın ağırlığı ile cezalandırılan davranışın sıklığı arasında bir ters orantı bulunduğudur. Halbuki bazı araştırma sonuçları bunun tam tersini işaret etmekte ve cezanın ağırlaştırılmasının suçu azaltma konusunda etkili olmayabileceğini göstermektedir. Öyle ki cezanın aşırı ağırlaştırıldığı ve şiddet içerdiği bazı durumlarda, suçların şiddetinde bir artışa neden olabildiği de görülmektedir. Bu görüş ve bulgulara karşın, en uç cezalardan biri olarak görülen idam cezasının etkileri hakkında yapılan analizler, idamın kaldırılmasının veya yeniden yürürlüğe konulmasının (dolayısıyla cezanın ağırlaştırılmasının veya hafifletilmesinin), cinayet gibi vahşi davranışların sıklığını arttırma ya da azaltma yönünde hiçbir etkisinin olmadığını ortaya koymaktadır.

Cezanın amacı nedir, suçun denetimindeki etkileri nelerdir, suçun sıklığı ile cezalar arasında nasıl bir orantı var, bu soruların cevaplarını sizler için araştırdık:

Hukukta Cezanın Amacı Nedir

Şüphesiz ki toplumun sağlıklı ve barış içinde hayatını sürdürmesi, toplumsal düzenin korunması belli normlara uyumla ve uygun davranmakla gerçekleştirilir. Hukuk düzeninin bir parçası olarak ceza hukuku da bu amaca hizmet etmektedir. Fakat hukukun diğer dallarından farklı olarak kurallara uyulmaması durumunda devlet zoruna başvurulması ceza hukukunun temel ögesidir.

Cezanın ağırlaştırılmasının istenmeyen davranışın sıklığını azaltmada ne kadar etkili olduğunu değerlendirmeden önce, cezanın tek işlevinin bu olmadığını ve diğer işlevinin ne olduğunu hatırlamakta fayda vardır: Bu diğer işlev, cezanın misilleme (İng: “retribution”) işlevidir. Misilleme, suçu somut olarak azaltmaktan çok, kurban, prensip ve kurallara verdiği zararı cezalandırma üstüne kuruludur.

Kişi boyutunda suç, suçlunun kendi değer ve inanç sistemini kurbana dayatmasını da içerir ve misillemenin telafi etmeye çalıştığı bir nokta da budur. Buna göre ceza, suçlunun ötekileştirilmesi ve statüsünün düşürülmesi aracılığıyla, suçlunun kurbana veya sosyal kurallara olan bakış açısını değiştirmeyi amaç edinir. Cezanın suçlu üzerindeki etkileri, dolaylı olarak, kurbanın kendine bakışını normale döndürme ve haklılığını tescilleme hedefini de taşır.

Suç konusunda kurbana verilen zarar dışında önemli bir nokta da toplum kurallarının hiçe sayılmasıdır ve bu da misilleme ile telafi edilmelidir. Bu açıdan ceza, çiğnenen kanunların doğruluğu hakkındaki toplumsal fikir birliğini pekiştirmiş olur.  Cezanın ahlaki bir amacının da olduğu ceza verirken hesaba katılmalıdır.

Suçun Sıklığı ve Cezanın Amacı

Ceza, cezayı alan kişinin suçu tekrar işlemesini önlemek ya da suçu henüz işlememiş kişilerin gözlerini korkutarak suçun sıklığını azaltabilmek için vardır. Bu konuda suç işleyen kişilerin önemli bir kısmının daha önce de suç işlemiş bireyler olduklarını hatırlamak önemlidir. ABD Adalet Bakanlığına bağlı Adalet Programları Ofisi’nin Adalet İstatistikleri Bürosu’nun 2018 yılında yayınladığı ve 30 eyalette 2005 yılında serbest bırakılan 401.288 eski mahkumu inceleyen rapora göre, bahsedilen mahkumların yüzde 83’ü 9 yıl içinde yeniden tutuklanmıştır. Bu durum, cezalandırılan suçluların suçu tekrar işlemelerinin önlenmesini genel suçu azaltmada büyük bir faktör haline getirmektedir. Yani suçu azaltırken, cezanın masum insanları suç işlemekten yıldırmanın yanında, zaten suç işlemiş olan vatandaşları tekrar suç işlemekten alıkoyması da çok önemlidir. Zaten cezaların ağırlığının arttırılmasını destekleyenlerin birçoğu da, bunu, cezayı alan kişinin ceza sonrasında daha az suç işleyeceği inancıyla yapar.

Cezanın göz korkutma amacı, ceza verilmeden önce kimin suç işlemeyi planladığı ve kimin cezaların ağırlığından dolayı bu tarz planlarından vazgeçtiği gibi değişkenler, güvenilir ve günlük hayat içinde geçerli koşullarda test edilemediği için deneysel yöntemlerle incelenmesi zor bir amaçtır. Bu konuyla ilgili yapılan farklı birbiriyle bağlantılı olan araştırmalar da zıt sonuçlara varmıştır. Örneğin ABD’de yürütülen ve Federal Araştırma Bürosunun 1976-1987 yıllarına ait verilerini inceleyen bir araştırmada idamın kasıtsız cinayet (İng. “felony murder”) üzerinde yıldırıcı etkisi araştırılmıştır. Bu araştırmada aylık kasıtsız insan öldürme sayılarının, aylık idam sayıları ve idamın televizyon kanallarında yayın süresinden nasıl etkilendiği incelenmiş ve idamın kasıtsız cinayet üzerinde beklenen yıldırıcı etkiyi göstermediği sonucuna varılmıştır.

Ne var ki tartışmayı sonlandırmamıza engel olan biçimde, aksi yönde kanıtlar da bulunmaktadır. Örneğin yine ABD’de, 1977-2002 arasındaki idam cezası ve farklı türden cinayetlerin sayıları arasındaki ilişkiyi inceleyen başka bir araştırmada, idam cezasının arttığı aylarda hem tutku suçlarının (İng: “crime of passion”) hem de önceden planlanan suçların eşit şekilde önlendiği bulgulanmıştır.

Cezanın deneysel olarak incelenebilen en belirgin etkisi, bu cezayı alan ve ceza sonrası tekrar suç işleme eğilimi olan bireyler üzerinde bulunanıdır. Bunun nedeni de değişkenlerin güvenilir olarak ölçümlenebilir ve değişebilir olmasıdır, fakat biz bütüncül bir bakış açısını korumak için cezaların ağırlaştırılmasının kimin tarafından işlendiğine bakmadan suçun sıklığını ne kadar azalttığını inceleyeceğiz.

Cezanın Suçlu-Denetleyici Üzerindeki Etkileri

Cezanın ağırlığının suçun işlenmesi üzerinde etkileri incelenirken, suçluların alacakları kararı, denetleyicilerin aldıkları kararlar da etkileyebilir. Bu başlık altında cezanın sadece suç işleyenlerden ibaret olmadığını gösteren ve suçu denetlemekle ilgili görevlilerin yani polislerin de cezanın boyutlarından etkilenebileceklerini vurgulayan bu bakış açısı önemlidir.

Bu bakış açısında polis, suçu arama eylemini sıklaştırırsa, suçlular yakalanmamak için daha az suç işlemeye başlar, bunun neticesinde daha az suç gözlemleyen polis kaynaklarını boşa harcamamak adına daha az suç arar, sonuçta da yakalanma ihtimali düşeceğinden suçlular daha çok suç işlemeye başlar, döngüyü tamamlayacak şekilde polis de daha fazla suç arar.

Bu döngüde cezanın ağırlaştırılması suçun daha az işleneceğini düşündürdüğü için polislerin suçu arama davranışını azaltmasına neden olabilir ve bunun döngü içerisinde suçun artmasıyla sonuçlanacağı söylenebilir. Buna spekülatif bir örnek olarak, salgın sürecinde maske kullanımı ile alakalı kısıtlamalar verilebilir. Maske kullanımının cezası çok yüksek olduğu için, denetleyiciler kimsenin maske takmak gibi basit bir suç için bu kadar ceza almayı göze almayacağını düşünmüş ve bu konudaki denetleme faaliyetlerini azaltmış olabilir ve bunun neticesinde suçu gerçekleştirdiğinde ceza almadığını gören suçlular davranışı gerçekleştirmeyi sıklaştırabilir.

Bu hipotezle yola çıkan Heiko Rauhut, 2009 yılında yayınlanan araştırmasında genel olarak karışık sonuçlara ulaşsa da ağırlaştırılan cezanın suç işleme davranışını ve suçu arama davranışını birlikte azalttığını gözler önüne sermiştir. Bu bakış açısında polislerin suçu arama davranışını azaltması, cezanın caydırıcılığının tersine çalışan ve suçu arttıracak bir etki olarak görülebilir. Bu etki, cezaların ağırlaştırılmasının neden toplumsal seviyede bir suç düşüşüne etkili bir şekilde sebep olamadığını açıklamaya yardımcı olabilir.

Suçun Sıklığı ve Cezaların Miktarı Arasındaki İlişki

Cezayı suçu önleyiciliği açısından ele alan araştırmaların birlikte incelenmesi ile birçok derleme aynı sonuca varmaktadır. Cezaların ağırlaştırılması suçun sıklığını azaltmada başarılı olamamaktadır

Sonuçların bizim bu konudaki sağduyumuza bu kadar ters çıkmasıyla alakalı birçok etken ortaya atılmıştır. Örneğin bir cezanın ağırlaştırılmasının suçun işlenmesini önlemede etkili olması için; kişi, makul bir yakalanma ihtimali olduğuna inanmalı, cezanın göreceli olarak arttığının yani bir önceki seviyeden farklılaştığının farkında olmalı, suçu işlerken bu kar-zarar hesabını yapmalı ve son olarak da suçu işleme kararının cezanın bir önceki miktarı için makul olduğu ancak güncel miktarı için mantıksız olduğu kararını vermelidir. Bu etkenlerin karşılanmaması, cezanın ağırlaştırılmasının suçun sıklığını azaltmada neden bu kadar etkisiz olduğunu açıklamaya yardımcı olabilir. Daha önce bahsedildiği gibi bu konuda denetleyici-suçlu etkileşimi de suçun neden cezaların artmasıyla anlamlı derecede azalmadığına ek bir açıklama sunmaktadır.

Bunlar haricinde yine cezaların artırılması ile ilgili yürütülen diğer bir sistematik derleme makalesinde (meta-analiz), “cezaların daha fazla veya daha az verilmesinin incelendiği bütün meta-analizlerde cezaların ağırlaştırılmasının suçu azaltmada en iyi ihtimalle vasat sonuçlar verdiği, en kötü ihtimalle ise suçun tekrarını arttırdığı sonucuna varıldığı” belirtilmektedir.[8] Bu noktada ayrıca yine bütün meta-analizlerde “rehabilitasyon merkezli ceza alanların almayanlara göre her zaman daha düşük tekrar suç işleme ihtimaline sahip olduğu” ve rehabilitasyon konusunda meta analizlerde “rehabilitasyon merkezli cezaların en düşük güçte sonuç bulanının bile diğer her türlü ceza yaptırımının en yüksek güçte sonuç bulanından daha etkili olduğu” sonuçlarına ulaşılmıştır.

Her ne kadar cezaların ağırlaştırılması ahlaki başka nedenlerle meşrulaştırılabilse de, bu tür bir önlemin suçun sıklığında etkili bir sonuca ulaşamadığı konusunda araştırmalar ve uzmanlar genel olarak hemfikir gibi görünmektedir.

Kaynak: https://evrimagaci.org/cezalar-agirlastikca-sucun-sikligi-azalir-mi-9124

Pi Academic platformu olarak, yazar, editör ve diğer içerik üreticilerimizle sizler için ilgi çekici ve ilgiyle takip edebileceğiniz içerikler üretmekteyiz. Sizlere sunduğumuz içerikler başta Bilim, Teknoloji, Hukuk, İş Dünyası ve Haberler olarak kategorize edilmiştir. Tercih ettiğiniz içerik kategorisine tıklayarak okumaya başlayabilirsiniz.

Bununla beraber siber güvenlik alana ilgi duyuyor ve internette güvende kalmanız için bir şeyler okumak isterseniz buradan temel tavsiyelerle başlayabilirsiniz.



Hayata Pi Academic İle Bakın

Genel

Pi Academic: Özel Dedektiflik Dünyasının Kalbi

Yayınlandı

on

Pi Academic, özel dedektiflik sektörüne ışık tutan, adli bilimlerin derinliklerine inen ve ilişkilerin karmaşık dünyasını çözümleyen kapsamlı bir dergidir. Sadece bir mesleki dergi olmanın ötesinde, yaşamın içinden gerçek hikayelerle, güncel olaylarla ve uzman görüşleriyle okurlarına eşsiz bir deneyim sunmaktadır.

Neden Pi Academic?

  • Kapsamlı İçerik: Özel dedektiflik yöntemlerinden adli bilimlerin en son gelişmelerine, ilişkilerdeki sorunlardan yaşamın içinden ilginç hikayelere kadar geniş bir yelpazede konuyu işler.
  • Uzman Yazarlar: Alanında uzman dedektifler, hukukçular, psikologlar ve diğer bilim insanlarının kaleme aldığı yazılarla, okurlara güvenilir ve güncel bilgiler sunar.
  • Gerçek Hayat Hikayeleri: Özel dedektiflerin yaşadığı gerçek olaylar ve çözümlenen davalar, derginin en dikkat çekici yönlerinden biridir.
  • Güncel Olaylara Yorumlar: Güncel olayları özel dedektiflik ve adli bilimler perspektifinden değerlendirerek, okurlara farklı bir bakış açısı sunar.
  • İlişkiler ve Yaşam: İlişkilerdeki sorunları ve çözümlerini psikolojik bir bakış açısıyla ele alarak, okurların kişisel gelişimlerine katkıda bulunur.

Pi Academic’i Özel Kılan Nedir?

Kimler Pi Academic’i Okumalı?

  • Özel Dedektifler: Mesleki gelişimlerini desteklemek ve sektördeki en güncel gelişmeleri takip etmek isteyenler için ideal bir kaynak.
  • Adli Bilimler Uzmanları: Adli bilimlerin farklı alanlarında çalışan uzmanlar için yeni bilgiler ve perspektifler sunar.
  • Hukukçular: Hukuk davalarında delil toplama ve değerlendirme süreçlerinde kullanabilecekleri bilgiler bulabilirler.
  • Psikologlar: İlişkiler ve insan davranışları hakkında daha derinlemesine bilgi edinmek isteyenler için faydalı bir kaynak.
  • Genel Okur: Gerçek hayat hikayeleri, güncel olaylar ve insan ilişkileri hakkında meraklı olan herkes için ilgi çekici bir dergidir.

Sonuç

Pi Academic, özel dedektiflik dünyasından yaşamın içine uzanan geniş bir yelpazede konuyu işleyen, özgün ve kapsamlı bir dergidir. Hem mesleki bir yayın olarak sektör çalışanlarına hitap ederken, hem de genel okurların merakını gidermek için ilgi çekici hikayeler ve analizler sunar. Eğer siz de özel dedektiflik, adli bilimler ve insan ilişkileri hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, Pi Academic tam size göre!

Devamını oku

Genel

Aldatma: Cinsiyetlere Göre Değerlendirilmiş Kapsamlı Bir Rehber

Yayınlandı

on

Aldatma, bir ilişkide güvenin sarsılması ve büyük acılara yol açan ciddi bir sorun. Bu durum, hem kadınları hem de erkekleri farklı şekillerde etkileyebiliyor. Bu makalede, aldatmanın psikolojik etkileri, belirtileri ve sonuçları cinsiyetler açısından incelenecektir.

Ankara Dedektif Hikayeleri

Kadınlarda Aldatma

Kadınların aldatma deneyimi, erkeklerden farklı psikolojik süreçler içerebilir.

  • Güven Sorunu: Aldatılan kadınlar, genellikle partnerlerine karşı derin bir güvensizlik yaşarlar. Bu durum, gelecekteki ilişkilerinde de olumsuz etkiler yaratabilir.
  • Kendilik Saygısı Sorunu: Aldatma, kadınların kendilik saygısını ciddi şekilde zedeleyebilir. Kendilerini değersiz hissetmeleri ve suçluluk duymaları yaygın bir durumdur.
  • Depresyon ve Anksiyete: Aldatma, kadınlarda depresyon, anksiyete ve stres gibi psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir.
  • Fiziksel Belirtiler: Uykusuzluk, iştahsızlık, baş ağrısı gibi fiziksel belirtiler de sıklıkla görülür.

Erkeklerde Aldatma

Erkeklerin aldatma deneyimi de farklı psikolojik süreçler içerir.

  • Suçluluk Duygusu: Aldatan erkekler, genellikle yaptıklarından dolayı suçluluk duyarlar. Ancak bu duygu, zamanla bastırılabilir veya dışa vurulmayabilir.
  • Korku: Yakalanma korkusu ve ilişkinin sona ermesi korkusu, erkeklerde sık görülen duygulardır.
  • Kızgınlık: Partnerinin tepkileri karşısında kızgınlık duyabilirler.
  • Cinsel Doyumsuzluk: Bazı erkekler, aldatma nedenini cinsel doyumsuzluk olarak görürler.

Aldatmanın Ortak Belirtileri

Cinsiyete bakılmaksızın, aldatmanın bazı ortak belirtileri vardır:

  • Değişen Davranışlar: Gizlilik, yalan söyleme, telefonuna aşırı düşkünlük gibi.
  • İletişim Sorunları: Partneriyle iletişim kurmakta zorlanma.
  • Fiziksel Değişiklikler: Yeni kıyafetler, farklı parfümler gibi.
  • Kıskançlık: Partnerini kıskanma veya kıskanılma.

Aldatmanın Sonuçları

  • İlişkinin Sona Ermesi: Aldatma, çoğu zaman ilişkinin sona ermesiyle sonuçlanır.
  • Psikolojik Travma: Hem aldatan hem de aldatılan tarafta derin psikolojik yaralar açabilir.
  • Güven Sorunu: İlişkide güvenin tamamen sarsılması.
  • Çocuklar Üzerindeki Etkiler: Çocukların gelişiminde olumsuz etkiler yaratabilir.

Aldatmayla Başa Çıkma Yolları

Özetle, aldatma hem kadınları hem de erkekleri derinlemesine etkileyen karmaşık bir konudur. Bu durumun nedenleri ve sonuçları kişiden kişiye değişebilir. Aldatmayla başa çıkmak için profesyonel yardım almak, en doğru çözüm olacaktır.

Devamını oku

Yazılar

Konya’da Eş Takibi: Neden ve Nasıl?

Yayınlandı

on

Konya son zamanlarad en çok telefon aldığımız şehir.”Konya’da eşimi nasıl takip ettiririm”, “Konya’da eş takibi yapıyor musunuz? peki neden?Evliliklerin en büyük sorunlarından biri olan aldatma, birçok çiftin hayatını olumsuz etkilemektedir. Bu durum karşısında kişiler, eşlerinin sadakatsizliğine dair şüphelerini gidermek için özel dedektiflik hizmetlerine başvurmaktadır. Konya gibi büyük bir şehirde yaşayanlar için de bu durum farklı değildir. Ancak eş takibi gibi hassas bir konuda doğru adımlar atmak ve güvenilir bir dedektif bürosu seçmek oldukça önemlidir.

Konya’da Özel Dedektif Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?http://www.datdedektiflik.com

  • Deneyim ve Uzmanlık: Dedektif bürosunun eş takibi konusunda ne kadar deneyimli olduğuna dikkat etmelisiniz.
  • Referanslar: Daha önceki müşterilerin referanslarını isteyerek büronun güvenilirliğini kontrol edebilirsiniz.
  • Gizlilik: Özel dedektiflik hizmetlerinde gizlilik en önemli konulardan biridir. Büronun gizlilik sözleşmesi olup olmadığını öğrenin.
  • Hukuki Bilgi: Dedektifin yasal sınırlar içerisinde çalıştığından emin olun.
  • Fiyatlandırma: Fiyatlar konusunda net bilgi alın ve piyasa ortalamalarıyla karşılaştırın.

Konya’da Eş Takibi Yaptırmanın Hukuki Boyutu

Eş takibi yaptırmak isteyen kişilerin, bu durumun hukuki boyutlarını da göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan kişisel hayata ve özel alana müdahale suçları, eş takibi gibi durumlarda da geçerlidir. Bu nedenle, dedektifin yasal sınırlar içerisinde hareket etmesi ve elde edilen bilgilerin sadece mahkemelerde delil olarak kullanılabileceği unutulmamalıdır.

Konya’da Eş Takibi Yaptırmanın Psikolojik Etkileri

Eş takibi yaptırmak, hem başvuran kişi hem de eş için psikolojik olarak yıpratıcı bir süreç olabilir. Bu nedenle, bu kararı almadan önce iyice düşünmek ve bir psikologdan destek almak faydalı olacaktır.

Sonuç

Konya’da eş takibi yaptırmak isteyen kişilerin, bu konuda dikkatli olmaları ve güvenilir bir dedektif bürosu seçmeleri gerekmektedir. Yanlış bir tercih, hem maddi hem de manevi olarak büyük kayıplara neden olabilir. Hukuki süreçler ve psikolojik etkiler göz önünde bulundurularak, bu kararı almadan önce mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.

Önemli Not: Bu makaledeki bilgiler genel bilgilendirme amaçlıdır ve hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Eş takibi gibi hassas bir konuda mutlaka bir avukata danışmanız önerilir.

Ek Bilgiler:

  • Konya Özel Dedektif Büroları: Konya’da faaliyet gösteren özel dedektif büroları hakkında internette detaylı araştırmalar yapabilirsiniz.
  • Yasal Düzenlemeler: Eş takibi ile ilgili yasal düzenlemeleri öğrenmek için bir avukata danışabilirsiniz.
  • Psikolojik Destek: Bu süreçte bir psikologdan destek almak, hem size hem de eşinize iyi gelecektir.
Devamını oku

Trend Yazılar