Eğitim
Müstehcen ve Küfürbaz Sendrom Tourette
Yıl 1983, George Gilles de la Tourrette için çok kötü geçen bir yıldır. 15 Ağustos gecesi, hem hocası, üstadı hem de çalıştığı hastanenin patronu olan Jean-Martin Charcot aniden yaşamını yitirir. Ardından oğlu Jean’ı çok genç yaşta menenjitten hayatını kaybeder.
Müstehcen ve Küfürbaz Sendrom Tourette
Yıl 1983, George Gilles de la Tourrette için çok kötü geçen bir yıldır. 15 Ağustos gecesi, hem hocası, üstadı hem de çalıştığı hastanenin patronu olan Jean-Martin Charcot aniden yaşamını yitirir. Ardından oğlu Jean’ı çok genç yaşta menenjitten hayatını kaybeder.
6 Aralık günü ise neredeyse öleceği ve kaderini değiştiren bir olay başına gelir. O akşam, siyahlar içindeki bir kadın kendisini görmek istediğini söyler. Hizmetkar Tourette’nin evde olmadığını ve içeri geçmesini söyler. Tourette eve geldiğinde, kadın onu muayenehanesine kadar izler. Çalıştığı hastanenin doktorları Luys ve Charcot’un isimlerinin olduğu bir kağıt parçası çıkarır ve Tourette’e, bu iki doktor yüzünden hayatının mahvolduğunu söyler. Ardından da 50 frank talep eder. Doktor, akli dengesi yerinde olmayan kadına, gözetimi altına girmesi tavsiyesinde bulunur. Kadın öfkeden çılgına döner ve bir tabanca ile Tourette’ye üç kez ateş eder. Bu sayede kadın nöroloji tarihine geçmeyi başarmıştır ve aşırı tatmin olmuş bir şekilde, polislerin gelmesini oturarak beklemeye başlar.
Kaderin bir cilvesi, Tourette’nin boynuna isabet eden de dahil olmak üzere, kurşunlardan hiçbiri organlarına zarar vermez. Ve bu talihsiz olaydan doktor sağ kurtulmayı başarır. Polis tarafından yapılan soruşturmada, 32 yaşındaki kadının hastanesinde bir dönem yattığı doğrulanır. Hatta Rose Kamper ismindeki bu kadın, yargılanması esnasında, hipnoz etkisi altındayken bu suçu işlediğini iddia eder. Ancak Tourette ve Charcot bu meseleyi deneysel olarak ele almışlar ve hipnoz esnasında, hiçbir hastanın böyle bir suçu işlemek için telkin edilemeyeceğini ve hastaların ahlaki muhakeme yetilerinin gayet sağlam olduğu sonucuna varırlar.
Hatta bu konuyu en çok savunanlardan biri Tourette bu vurulma olayından iki gün önce, gazeteye verdiği röportajda, telkin yolu ile işlenen tek bir vaka olmadığını belirtip meydan okur. Fakat iki gün sonra olay kapısında yaşanacaktı.
İlk soruşturmada hipnozun olayda hiçbir rolünün olmadığı kanısına varılır. Kamper’in savunması hakimler tarafından reddedilir. Kadının akıl sağlığı yerinde olmadığı gerekçesi ile Sainte-Anne akıl hastanesinin kapalı koğuşuna yatırılır. Birkaç yıl sonra bu sefer oranın bir hemşiresini öldürmeye kalkışır. 1910 yılında ise hastaneden kaçmayı başarır. Polis yerini tespit ettiğinde kızlık soyadı ile terzilik yapmaktadır. Artık akli dengesi yerindedir ve hastaneye yatırılmaya gerek görülmez. Fakat yaşı ilerledikçe paranoyak davranmaya başlar, yeniden hastaneye kapatılır ve orada 1955 yılında 92 yaşında hayatını kaybeder.
Tourette’in hayatında her zaman ters giden bir şeyler olur. Çocukluğundan beri dengesizlikten mustariptir. İlerleyen yıllarda, meslek yaşamının büyük bir kısmında kendini priskiyatri hastalarına adar. Bir süre sonra rahatsızlığı çok büyük boyutlara taşınır.
Tourette, araştırmacı ve terapist olarak önüne gelen her işi üstlenir. 1880’lerde, büyüklük kuruntusu ve histerik felç gibi rahatsızlıkların yanı sıra, Parkinson ve multiple skleroz gibi hastalıkları da içine alan, henüz aralarında bir ayrım yapılmamış nörolojik ve psikiyatrik muayeneler de bunlara dahildir.
Tedavi biçimleri, elektroşok, ameliyattan hipnoz ve soğuk duşa kadar değişir. Tourette, hatta titreşen koltuk ve titreşen kask vasıtası ile Parkinson hastalarının tedavisinden bahseder.
Tourette günümüzde kendi sendromu ile bilinir.
TOURETE SENDROMU NEDİR
Nöropsikiyatrik bir hastalık olan Tourette Sendromu; istemsiz bir şekilde ortaya çıkan ve çoklu motor hareketlerin yanı sıra bir ya da birden fazla sesle karakterize olan bir tik bozukluğunun adı. Hastalığın ismi, 1885 yılında hastalarla çalışma yapan ve sendromu tanımlayan Fransız doktor Gilles de la Tourette’ten gelir.
Tourette, 26 yaşındaki Dampierre Markizi o dönem için çok yadırganan bir tavır sergiliyordu. Küfürbazdır, müstehcen bir tarzla konuşur ve tikleri vardır. Ölümüne kadar kahrolası domuz şeklinde bağırdığı bilinir. Markiz, küçük bir çocukken de aynıdır. Alfabedeki harfleri kopyalarken eli birden fırlarcasına kayıp kağıttan uzaklaşır.
Bu vakanın ilginç yanı, günümüzde Tourette sendromu tanısını koymaya sebep olan tüm belirtileri markizin gösteriyor olmasıdır. Tourette’nin gözlemlediği sekiz hastanın hepsi sadece hastalığın bazı belirtilerini sergilerken markizde hepsi gözükmektedir.
Tourette Sendromu’nun ilk belirtileri genel olarak 3-9 yaş aralığındaki çocuklarda görülür. Bu basit motor belirtiler genellikle boyun ve kafa bölgelerinde ve belirli aralıklarla kendini gösterir. İlk semptomlar arasında göz kırpma, omuz silkme ve başı ileri geri sallama gibi hareketler bulunur. Tourette’nin tanısı için de bu hareketlerin belirli bir süre devam etmesi gerekir.
Bu tik bozukluğunun bilinen herhangi bir tedavisi olmasa da şiddetli semptomları en aza indirecek ilaç ve terapi gibi tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Bu sayede, hastalar günlük hayatına devam edebilmekte ve sosyal olarak var olabilmektedir.
Tik Nedir?
Tik; kişilerin kontrol edemediği, düzensiz bir şekilde tekrar eden, kompleks ya da daha basit hareket veya seslerdir. Tik sahibi kişiler bu hareketleri yapma ihtiyacı hissetmektedir. Hareket ya da seslerin tekrarlanmasının ardından ise kişiler rahatlamaktadır. Tikler genel olarak her yaşta görülse de en sık küçük yaştaki çocuklarda görülmektedir. Özellikle ilköğretim yaşındaki çocuklar tiklerin en sık görüldüğü yaş grubudur.
Tikler, basit ya da karmaşık yapılı olmalarına göre birbirinden ayrılmaktadır. Birden ortaya çıkan ve bazı zamanlarda haftalar boyunca devam eden omuz kaldırma, göz kırpma, dudakları hareket ettirme gibi motor hareketlerin yanı sıra esneme ve öksürme gibi vokal tikler de basit tik kategorisine girmektedir.
Kompleks tikler ise daha ritmik ve belli bir amaca yönelik hareket ve seslerden oluşmaktadır. Düz çizgi üzerinde yürüme ya da daire çizme, tekme atma, çömelme, söylenen sözlerin tekrarlanması (ekolali) ve müstehcen konuşma (koprolali) uzun süreli ve karmaşık tiklerden bazılarıdır.
Tourette Sendromu, basit ve kronik tip bozuklukları ile birlikte tip bozukluğu çeşitlerinden biridir.
Neden Olur?
Tourette Sendromu’nun sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte genetik faktörlerin bu hastalığın ortaya çıkmasında önemli bir etken olduğu düşünülür. Ailesinde tik bozuklukları ya da Tourette Sendromu görülenlerde bu hastalığın ortaya çıkma ihtimali daha yüksektir.
Sendromun ortaya çıkmasında genetik faktörlerin yanı sıra nörobiyolojik, nörokimyasal, psikolojik ve çevresel faktörlerin de etkisi vardır. Nörobiyolojik ve nörokimyasal faktörlerin etkisini gösteren bazı araştırmalar beynin belli bölgelerinde görülen hasarlara işaret eder. Dopamin, seratonin ve noradrenalin salgılarında görülen sorunlar Tourette Sendromu’na neden olabilir.
Tourette Sendromu’nun nöropsikiyatrik bir hastalık olarak değerlendirilmesinde psikolojik ve çevresel faktörlerin etkisi bulunur. Kişilere stres, yorgunluk, heyecan ve panik yaratan aile, arkadaş, okul ya da iş ortamları gibi çevresel faktörler de tiklere neden olabilir. Aynı zamanda, bu sendromdan muzdarip kişilerde bazı psikolojik rahatsızlıkların görüldüğü de yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Obsesif kompulsif bozukluk, hiperaktivite ve dikkat eksikliği, depresyon ve uyku bozuklukları gibi rahatsızlıklar da Tourette Sendromu ile ilişkilendirilir.
Belirtileri ve Tipleri Nelerdir?
Tourette Sendromu’nun belirtileri ağır ya da hafif tikler olarak kendini gösterir. Sadece 1-2 saniye süren hafif tikler belli belirsizdir. Bazı tikler ise daha uzun süreli ve daha belirgindir. Bu farklı tikler şiddetine, sürelerine ve tekrar etme sıklıklarına göre basit ve karmaşık olmak üzere iki gruba ayrılır.
Yüz kaslarının çok kısa bir süre oynaması, göz kırpma, burun çekme gibi aniden ortaya çıkan ve saniyeler süren tikler basit tik olarak adlandırılır. Karmaşık tikler ise daha kompleks bir yapıya sahiptir. Bu tiklerde aynı anda birden fazla kas harekete geçer. Örneğin, göz kırpmak basit bir tikken aynı anda hem göz kırpmak hem de kafayı ileri ve geri hareket ettirmek karmaşık tik oluşturur.
Tourette Sendromu’nun genel belirtileri şu şekilde sıralanır:
⦁ Omuz silkme,
⦁ Göz kırpma ve devirme,
⦁ Başı sallama,
⦁ Göz ve burunda seğirme,
⦁ Dişleri sürtme,
⦁ Titreme,
⦁ Burna dokunma,
⦁ Nesneleri elleme ve koklama,
⦁ Hareketleri taklit etme,
⦁ Eğilme, çömelme, zıplama ve tekme atma,
⦁ Diğer insanlara dokunma,
⦁ Havlama, bağırma ve çığlık atma,
⦁ Burun çekme,
⦁ Öksürme ve boğaz temizleme,
⦁ Havaya üfleme,
⦁ Müstehcen sözler ve deyimler kullanma.
Tourette Sendromu tikleri yapılarının yanı sıra motor ve vokal olmak üzere iki tipe ayrılır. Motor ve vokal tikler basit ya da karmaşık olabilir.
Motor Tikler
Kas tikleri olarak da bilinen motor tikler bir ya da birden fazla kasın aynı anda çalışması ile oluşan tiklerdir. Omuz silkme, göz kırpma, kafa sallama gibi basit yapılı tiklerin yanı sıra bu tiklerin eş zamanlı görülmesi de motor tik olarak değerlendirilir. Kompleks motor tikler arasında çömelme, nesnelere dokunma, burna dokunma, nesneleri koklama, tekme atma gibi hareketler bulunur.
Vokal Tikler
Fonik tik olarak da bilinen vokal tikler ise ağız, burun ve boğaz bölgelerinde oluşan seslerle karakteristiktir. Burun çekme, öksürme, boğaz temizleme, havlama gibi basit yapılı vokal tiklerin yanı sıra daha karmaşık yapılı tikler de görülür. Müstehcen ve aşağılayıcı sözler, küfürler ve deyimler kompleks yapılı vokal tiklerden bazılarıdır. Koprolali ve ekolali olarak da bilinen bu tikler hastaların genellikle sosyal ortamda zor durumda kalmasına neden olur.
Tanı Nasıl Koyulur?
Uzman hekimler, Tourette Sendromu tanısı koyması bazı zamanlarda oldukça zorlanır. Bunun en önemli nedenlerinden biri tanı için doğrudan uygulanabilecek kan ya da idrar testi ve görüntüleme yönteminin bulunmamasıdır. Yalnızca, bazı çok şiddetli sendromlar için tomografi ve EEG gibi görüntüleme yöntemlerinden faydalanılır.
Sendromun doğru teşhisi için kişilerde görülen istemsiz ve anlık motor ve vokal tiklerin en az 1 sene boyunca devam etmesi gerekmektedir. Küçük yaşta görülen tikler bir süre sonra ortadan kalkabilir; sendromun doğru tanısı için de 1 senenin geçmiş olması gerekmektedir. Bununla birlikte obsesif kompulsif bozukluk ve hiperaktivite gibi psikolojik rahatsızlıkların varlığı da teşhis sırasında hekimlerin dikkat ettiği noktalar arasında bulunmaktadır.
Tourette Sendromu Tedavisi Nasıl Yapılır?
Tourette Sendromu’nda görülen hafif, orta ve ağır derecedeki tikler için farklı tedavi yöntemleri uygulanır. Tedavi yönteminin seçiminde bireylerin sosyal ve psikolojik durumları da tikler kadar önemlidir. Özellikle sık sık tekrarlayan kompleks tikler kişilerin sosyal ortamlarda zor durumda kalmasına sebep olur. Bu sebeple, tedavi yöntemleri seçilirken kişilerin sosyal ortamları, tikleri ve nöropsikiyatrik rahatsızlıkları detaylıca ele alınır.
Saniyeler içinde geçen ve belli belirsiz olan hafif tikler için genellikle herhangi bir tedaviye gerek yoktur. Bireyleri sosyal olarak ve günlük hayatta çok fazla etkilemeyen hafif tikler için yalnızca eğitim ve destek yeterli olur.
Hafif-orta ve orta-ağır şiddette tikleri bulunanlarda ise günlük hayatın ne kadar etkilendiği, tiklerin sıklığı ve sosyal çevrede yaşanan sorunlar dikkate alınmaktadır. Bu aşamada, davranışçı çözümler ve terapiler uygun görülmektedir. Farkındalık eğitimleri ile paralel ilerleyen terapilerde genellikle tiklere neden olan psikiyatrik sorunlar ortadan kaldırılmaya çalışılmakta ve sendromların azalması sağlamaktadır.
Terapinin yeterli gelmediği durumlarda ise ilaçlı tedavi uygulanmaktadır. Özellikle dirençli çoklu kompleks tiklerden muzdarip olan kişilerin anksiyete, stres ve diğer nöropsikiyatrik sorunlarında ilaçlardan faydalanılır.
Hayata Pi Academic İle Bakın
Pi Academic platformu olarak, yazar, editör ve diğer içerik üreticilerimizle sizler için ilgi çekici ve ilgiyle takip edebileceğiniz içerikler üretmekteyiz. Sizlere sunduğumuz içerikler başta Bilim, Teknoloji, Hukuk, İş Dünyası ve Haberler olarak kategorize edilmiştir. Tercih ettiğiniz içerik kategorisine tıklayarak okumaya başlayabilirsiniz.
Bununla beraber siber güvenlik alana ilgi duyuyor ve internette güvende kalmanız için bir şeyler okumak isterseniz buradan temel tavsiyelerle başlayabilirsiniz.
Eğitim
Marka İhlallerine Karşı Birlikte Mücadele Edelim!
Değerli WPYB TURKEY Üyeleri,gönüllüleri ve Marka dedektifleri
Marka ihlalleri ve taklit ürünler, hem tüketicilerin güvenliğini tehlikeye atmakta hem de markaların itibarını zedelemektedir. Bu sorunla mücadele etmek ve toplumsal farkındalık oluşturmak amacıyla yeni bir platform oluşturduk. WPYB TURKEY platformu sayesinde, sokaklarda gezerken veya günlük yaşamınızda karşılaştığınız marka ihlallerini kolayca raporlayabilir ve bu sayede hem topluma katkıda bulunabilir hem de önümüzdeki günlerde bu farkındalık projemizle gelir kaynağı oluşturabilirsiniz.
Neden Katılmalısınız?
- Toplumsal Farkındalık Gerçeği: Marka ihlalleri ve taklit ürünler konusunda bilinçlenmek ve bu konuda toplumu bilgilendirmek.
- Güvenli Alışveriş: Tüketicilerin güvenli ve orijinal ürünlere ulaşmasını sağlamak.
- Teşvik ve Ödüller:WPYBTURKEY uygulamamız ile İhlal bildirimlerinizle gelir elde etme fırsatı.
Nasıl Katılabilirsiniz?
- Üye Olun: Web sitemize üye olarak ve WPYB TURKEY bünyesinde gönüllümüz olarak topluluğumuza katılın.
- Sosyal Medya ve Online Platformlarda Marka Koruma Eğitimi
- Marka Dedektifliği Eğitimi
- Proaktif Marka Koruma Yaklaşımları Eğitimi
- Marka İhlali Tespiti Eğitimi
- Uygulama Kullanımı ve Raporlama Eğitimi
- Bu eğitimleri ücretsiz tamamlayarak büyük ailemizin bir üyesi ve eğitimli ve Sertifikalı Marka Dedektifi olun.
- İhlalleri Bildirin: Sokaklarda veya sosyal yaşamınızda karşılaştığınız marka ihlallerini ve taklit ürünleri raporlayın.
- Ödüllerinizi Kazanın: Her ihbarınız için ödüller kazanın ve topluma katkıda bulunun.
Birlikte daha güvenli ve adil bir ticaret ortamı oluşturabiliriz. Siz de bu toplumsal farkındalık hareketine katılın !
WPYB GLOBAL
FARKINDAYIZ,HAZIRIZ,YANINIZDAYIZ.
Eğitim
Beden Dili İle Karakter Analizi
Beden dili, sözel olmayan iletişim biçimlerinden biridir ve kişinin düşüncelerini, duygularını ve niyetlerini yüz ifadeleri, el hareketleri, duruş ve diğer fiziksel hareketler aracılığıyla ifade etmesini içerir. Bu iletişim şekli, kelimelerle ifade edilmeyen mesajların aktarılmasında önemli bir rol oynar.
Gündelik yaşamımızda, gerek yüz yüze gerek sosyal ortamlar üzerinden birden fazla insanla iletişim halinde oluruz. Peki, bu gündelik hayatımızdaki insanları ne kadar tanıyor, ne kadar anlayabiliyoruz?
Bazı insanları anlayabilmek çok kolaydır. Dış görünüşüne ve tavırlarına bakınca bir tahminimiz olur, bize göre iyi bir insan olup olmadığını kolaylıkla anlayabiliriz. Peki, ya anlayıp tanıyamadığımız insanlar, onlar konusunda ne yapacağız? Bu konuda işin içine biraz beden dili biraz da fizyonomi giriyor.
Beden dili hakkında herkesin az çok bilgisi vardır ancak “Fizyonomi nedir?” diye soracak okurlarımız için ben kısa bir açıklama getireyim. Fizyonomi, yüz okuma sanatıdır. Yüzün bölümlerinin büyüklüğü, küçüklüğü ve biçiminin neye işaret ettiğini öğretir; karşınızdaki kişinin yüz biçiminden karakter analizi yapmanızı sağlar. Fizyonominin ne kadar etkili ya da ne kadar işe yaradığını kendiniz deneyerek ve araştırarak fikir sahibi olabilirsiniz.
Fizyonomiden kısaca bahsettikten sonra ben yazımın geri kalanında beden diline yer vermek istiyorum. Hadi o zaman başlayalım!
El hareketleri
- Yüz yüze konuşmalardan başlayacak olursak önceliği konuşmalarda el hareketlerini çok fazla kullanan insanlara vermek istiyorum. El hareketlerinin konuşmayı kolaylaştırıcı etkisi olmasından dolayı telefonda konuşan kişiler bile karşı taraf kendilerini görmediği halde el ve kol hareketinde bulunarak kendi konuşmalarına yardımcı olmaya çalışırlar. Eller aynı zamanda kişi için en önemli savunma aracıdır.
- Ellerin vücuda doğru yaklaştırılması gerginliğin, güvensizliğin ve teslimiyetin ifadesidir. Çok iyi konuşan insanlar bile ellerini bacaklarına yapıştırdıklarında ve ellerini kullanamadıklarında konuşmaları yavaşlamakta, ses tonları zayıf ve vurgusuz olmaktadır. Yani eller vücuda yapışık bir şekildeyken kişi fazla uzun konuşamaz. Eller bacaklara yapışık bir şekilde dururken kişi hem rahat konuşamamakta hem de yaratıcı bir şekilde düşünememektedir. Eğer kişinin düşünmesine ve konuşmasına engel olmak istiyorsanız kişinin ellerini bacaklarına yapıştırmasını sağlamanız yeterli olacaktır. Kişi bu duruş şeklindeyken yaratıcı düşünemediği gibi aynı zamanda da konuşamayacaktır. Eğer bu şekli alan kişi konuşmakta ise bir süre sonra konuşmasında aksaklıklar başlayacak ve kişi konuşmasını sonlandıracaktır.
- Avuçların yukarı doğru olması “sana tehdit oluşturmuyorum, ellerim boş, ellerimde sana zarar verecek hiçbir şey yok, sana tehlike arz etmiyorum, bana güvenebilirsin” anlamlarına gelmektedir. Avuç içlerinin yukarı kaldırılması ise zaferin, gücün simgesidir. Kişi bir zafer kazandığında avuçları yukarı gelecek şekilde ellerini havaya kaldırır. Boks maçlarında da kazanan kişinin eli yukarıya kaldırılırken kaybeden kişinin eli aşağıda bırakılmaktadır.
- Avuç içlerini saklayan kişiler, bir şeyler saklıyor olabileceği gibi yalan da söylüyor olabilirler. Örneğin, çocuk vazoyu kırdığı zaman annesi “Vazoyu kim kırdı?” diye sorduğunda çocuk suç aleti olan ellerini hemen arkasına saklayarak “Ben kırmadım” der. Avuç içinin gizlenerek gösterilmemesi kişilerin bir şeyler sakladığının göstergesidir. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi avuç içleri doğruluğun, güvenin göstergesidir. Avuçları gizlemenin en kolay yolu ise elleri ya cebe sokmak ya da arkaya almaktır. Eğer bir konuşma esnasında karşınızdaki kişi birden ellerini saklama çabası içerisine giriyorsa ya söylediklerinde bir yalan vardır ya da size söylemediği, sizden gizlediği bir şeyler vardır. Bu kişilere “Benden ne gizliyorsun?” diye sorulduğu takdirde muhtemelen kişi kekelemeye başlayacak ve kaçamak cevaplar verecektir.
- Ellerin kenetli bir şekilde göğüslerin üzerinde durması sıkıntının, gerginliğin belirtisi olmaktadır. Sıkıntı arttıkça kişinin elleri göbekten göğse doğru kayar. Yani sıkıntının, gerginliğin az olduğu durumda eller göbek üzerinde kenetlenmiş bir şekilde durur.
- İki elin parmaklarının açık bir şekilde parmak uçlarının birbirine değerek çatı gibi bir şekil alması kişinin konuştuğu konuda uzman olduğunu gösterir. Eğer kişi ellerini çatı şeklinde yaparak konuşuyorsa “Ben bu konuda uzman bir kişiyim ve söylediklerime harfiyen güvenebilirsiniz” demek istemektedir.
- Elleri ovuşturmak bir fırsat yakalandığının göstergesidir. Eğer kişi ellerini hızlı hızlı ovuşturuyorsa olumlu, yavaş yavaş ovuşturuyorsa olumsuz bir düşünce içerisinde olduğunu göstermektedir.
- Ellerin yumruk yapılması öfkenin belirtisidir. Ancak ellerin yumruk yapılarak havaya kaldırılması mutluluğun simgesidir.
Kol hareketleri
Ellerin beden dilindeki öneminden biraz bahsettik. Şimdi ise kol hareketlerinden bahsedelim. Kol hareketlerinin de diğer organlarda olduğu gibi kendine özgü anlamları vardır. Kollar bir insanın en önemli savunma aracıdır. Bir tehlike anında ilk kullandığımız organ kollar olmaktadır. Kolların açılması, kapanması, bedene yaklaştırılması, bedenden uzaklaştırılması, kolların kavuşturulması vb. hareketler his ve düşüncelerin belirtisidir.
- Kol kavuşturmak güçsüz hissedildiğinde, yalnız hissedildiğinde, üşündüğünde, karşı taraf dinlenmek istenmediğinde, karşı tarafa kendini kapatmak ve iletişimi sonlandırmak istenildiğinde yapılan bir harekettir.
- Elin göğüste kavuşturulması karşı tarafla araya bir şey konulması anlamına gelmektedir. Bu hareket karşı tarafla iletişim kurulmak istenmediğini anlatan bir harekettir. Bu hareketi yapan kişi, karşısındaki kişiye “Seninle iletişim kurmak istemiyorum, senin söylediklerin benim için önemli değil” mesajı vermektedir. Kolların göğüs hizasında kavuşturulması, kişinin kalbinin önüne bir engel koymasıdır. Eğer kişi kalbinin önüne kollarıyla bir engel koyuyor, bir set çekiyorsa bu karşısındaki kişiye direnç gösterdiğini ve o kişiye kalbini kapattığını göstermektedir.
- Ellerin bele konulması dirsekleri ortaya çıkarır. Dirseklerin ortaya çıkması ise saldırganlığın, şiddetin belirtisidir. Elleri bele koymak hemcinsler arasında saldırganlığın belirtisi olurken kadın erkek arasında yapıldığında kur anlamına gelmektedir.
- İnsanlar özellikle stresli oldukları zaman bir destek obje aramaktadırlar. Bu obje masa, sandalye, peçete, kalem, bardak vb. olabilmektedir. Kişi gerginliğini azaltabilmek için eline bir nesne alır ve gerginlik devam ederse bu nesne ağza götürülür. Yani nesnenin ağza götürülmesi gerginliğinin arttığının bir belirtisidir. Kişi kendisi için rahatlatıcı görünen bir nesneyi araya koyarak karşısındaki kişiyle arasında bir mesafe oluşturup gerginliğini gidermeye çalışır.
Göz hareketleri
Şimdi ise beden dilinde gözler hususuna girelim.
- Gözler kapandıkça anlatılan bilgiye olan ilgi azalıyor demektir.
- Gözler açıldıkça konuya olan ilgi de artmaktadır. Gözlerin açılması söylenilen şeyle çok ilgilenildiğini, o konuyla alakadar olunduğunu göstermektedir.
- Gözlerin birdenbire, yani aniden açılması şaşkınlık anlamına gelmektedir. Şaşkınlık ifademizi gözlerimiz çok kolay bir şekilde karşı tarafa anlatabilmektedir. Ancak şaşkınlık saniyelik bir makro ifadedir. Eğer bu ifade otalama dört-beş saniyeden uzun sürüyorsa sahte olduğunu belirtmek gerekir.
- Gözlerin hafifçe kısılması anlatılanı anlamak için zamana ihtiyaç duyulduğu anlamına gelmektedir. Gözlerini hafifçe kısan bir kişi, anlatılan şeyi anlamak için karşısındaki kişiden kendisine zaman tanımasını istemektedir.
- Gözün birisinin kapatılması verilen bilgilerin eksik bulunulduğunun bir göstergesidir.
- Yalan söyleyen insanlar gözlerini kaçırırlar. Eğer konuşurken karşınızdaki sizinle göz temasını keserek gözlerini sizden kaçıyorsa bu o kişinin yalan söylediğinin bir belirtisidir. Karşısındaki kişiyle göz temasını kesmenin yalan söylemek olduğunu bilen birisi ise bu sefer yalan söylerken gözlerini karşısındakinin gözlerine diker. Doğal olanın dışındaki her davranış kişinin yalan söylenildiğinin belirtisidir.
- Yandan bakış, yani gözlerin sağa veya sola doğru kayarak bakması karşı tarafı etkilemek, karşıyı kendine çekmek, bir aktris/aktör edası oluşturmak için yapılmaktadır.
- Konuşma esnasında başka bir yere bakmak konuşmanın önemini azaltmaktadır. Konuşan kişiye değil de başka taraflara bakılması, konuşan kişiyle ilgilenilmediği anlamına gelmektedir ki böyle bir durum karşısında konuşan kişi de bir süre sonra konuşmak istemeyecektir.
Beden dilinde oturuş biçimleri ve ayaklar
- Kişi eğer koltuğun ucunda oturuyorsa yani koltuğun ucuna iyice yaklaşmışsa ve ellerini dizlerinin üzerine koymuşsa, artık görüşmeyi bitirmek istiyordur. İnsanlar bir yerden kalkacakları zaman oturdukları yerin ön tarafına gelerek ellerini dizlerinin üzerine koyup “Hadi bana müsaade” diyerek bir hamlede kalkarlar. Bundan dolayı da bu hareket, kişilerin gitmek istediklerini veya görüşmeyi bitirmek istediklerini belli eden bir hareket olmaktadır.
- Bir kişinin koltuğun ucunda kalkmak üzereymiş gibi oturması bir özgüven eksikliğinin belirtisidir. Kişi eğer bu hareketi kalkmak için yapmıyorsa yani kalkmak için koltuğun uç tarafına gelmediyse ve geldiğinden beri bu şekilde sandalyenin ya da koltuğun ucunda oturuyorsa bu kişinin kendisine olan güveni eksik demektir.
- Oturdukları koltukları tam dolduran insanlar özgüvenleri yüksek olan ve bulundukları yeri hak ettiklerini düşünen insanlardır.
- Ayakların sandalyenin ayaklarına dolanması kenara sıkışmışlığın ve çaresizliğin göstergesi olmaktadır. Kişi ayaklarını geriye doğru çekerek sandalyenin ayaklarına dolarsa bu kişi kendisini köşeye sıkışmış ve çaresiz hissediyordur.
- Sandalyeye ters oturmak asiliğin ve kurallara uymayışın bir göstergesidir. Bu şekilde oturan kişiler “Ben asi bir insanım ve bakın kurallara bile uymuyorum” demek istiyordur.
- Koltuğun kenarlarına oturmak üstünlük göstergesi anlamına gelmektedir.
- Oturduğumuz yer insanın kişiliği hakkında bilgi vermektedir. Kapıya yakın oturmak özgüven eksikliğinin bir göstergesi olmaktadır.
- Bacak bacak üstüne atmak olumsuz bir anlam içermektedir. Ancak burada kişi uzun süre oturduğunda bir rahatlama ihtiyacından dolayı da bacak bacak üstüne atabilir.
- Kişinin hareketlenmeye başlanması gerginliğin göstergesi olmaktadır. Çok hareketli olan, oturduğu yerde sürekli kıpırdanan kişi bulunduğu ortamdan dolayı gerginlik içine girmiştir.
- Ayakların kilitlenmesi kişinin savunmada olduğunu gösterir.
- Bir kişiyle diyalog halindeyken kişinin sizinle sohbet etmek isteyip istemediğini kişinin ayak ve gövdesinin yönünden anlamanız mümkün olmaktadır. Eğer kişi size yarı dönük bir vaziyette ya da hiç size dönmeden sadece başını çevirerek konuşuyorsa bu kişi sizinle muhabbet etmek istemiyordu
Bilim
Kırık Camlar Teorisi ve Sokak Dedektifliği: Toplumsal Sorumluluk Çağrısı
Kırık Camlar Teorisi, Amerikalı suç psikoloğu Philip Zimbardo’nun 1969 yılında yaptığı bir deneyden esinlenerek geliştirilmiş bir teoridir. Bu teori, küçük çaplı düzensizliklerin ve ihlallerin, daha büyük suçlara ve toplumsal bozulmalara yol açabileceğini savunur1. Örneğin, terk edilmiş bir binanın camları kırıldığında ve tamir edilmediğinde, bu durum daha fazla vandalizme davetiye çıkarır ve sonunda bina tamamen harap olabilir2.
Bu teoriyi yaşadığımız toplum ve çevredeki aksaklıkları engellemek için kullanabiliriz. İşte burada sokak dedektifliği devreye giriyor. Sokak dedektifleri, mahallelerinde veya çevrelerinde meydana gelen küçük düzensizlikleri ve ihlalleri tespit ederek, bunların daha büyük sorunlara dönüşmesini engelleyebilirler. Bu, sadece suç oranlarını düşürmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal düzeni ve güvenliği de artırır.
Sokak Dedektifi Olmanın Önemi
- Erken Müdahale: Sokak dedektifleri, küçük çaplı düzensizlikleri ve ihlalleri erken aşamada tespit ederek, bunların daha büyük sorunlara dönüşmesini engelleyebilirler. Örneğin, bir parkta kırık bir bankın tamir edilmesi, vandalizmin önüne geçebilir.
- Toplumsal Bilinç ve Katılım: Sokak dedektifleri, toplumun diğer üyelerini de bu tür sorunlara karşı duyarlı hale getirir. Bu, toplumsal bilincin artmasına ve herkesin yaşadığı çevreye daha fazla özen göstermesine yol açar.
- Güvenli ve Temiz Çevre: Sokak dedektifleri, çevrelerindeki düzensizlikleri ve ihlalleri tespit ederek, yaşadıkları alanın daha güvenli ve temiz olmasını sağlarlar. Bu, hem fiziksel hem de psikolojik olarak toplumun genel refahını artırır.
Sosyal Sorumluluk Çağrısı
Hepimiz yaşadığımız çevrenin bir parçasıyız ve bu çevrenin düzenli, temiz ve güvenli olmasını sağlamak bizim sorumluluğumuzda. Sokak dedektifliği, bu sorumluluğu yerine getirmenin etkili bir yoludur. Her birimiz, çevremizdeki küçük düzensizlikleri ve ihlalleri tespit ederek, bunların daha büyük sorunlara dönüşmesini engelleyebiliriz. Bu, sadece kendi yaşam kalitemizi artırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal düzeni ve güvenliği de sağlar.
Unutmayalım ki, küçük adımlar büyük değişimlere yol açar. Hep birlikte, yaşadığımız çevreyi daha iyi bir yer haline getirebiliriz. Sokak dedektifi olun, toplumsal sorumluluğunuzu yerine getirin ve çevrenizi koruyun!
1: Kırık Camlar Teorisi – Vikipedi 2: Kırık Camlar Teorisi Nedir? – WM Aracı
-
Eğitim4 yıl önce
Öğrenmeyi Öğrenmek ‘Metabilişsel Düşünme’
-
Sağlık4 yıl önce
Salisilat Alerjisi
-
Hukuk4 yıl önce
Adli Psikoloji Dünya ve Türkiye Tarihçe
-
Yazılar4 yıl önce
Zihin Teorisi Ve Sally-Anne Testi
-
Bilim4 yıl önce
Hazırcevap Einstein
-
Bilim4 yıl önce
Organ Yenileme Ustası Semenderler
-
Bilim4 yıl önce
Capgras Sendromu
-
Teknoloji4 yıl önce
Jeff Bezos’un Planı Çok Büyük