İş Dünyası
İşyerinde Kesintiye Uğramak İyi Mi Kötü Mü ?
Hiçbir çalışan tam kendisini işine vermişken ya da önemli bir iş üzerinde çalışanlarını verimli hale getirmek üzereyken kesintiye uğramaktan hoşlanmaz.
İş Yerinde Kesintiye Uğramak Stresi Nasıl Etkiler ?
Hiçbir çalışan tam kendisini işine vermişken ya da önemli bir iş üzerinde çalışanlarını verimli hale getirmek üzereyken kesintiye uğramaktan hoşlanmaz. Peki işyerinde yaşanan dışsal kesintiler, çalışanları konsantre olmaya çalıştıkları görevden uzaklaştırdığında insanların iç dünyasında ve vücudunda neler yaşanıyor? İsviçre’de gerçekleştirilen bir deney, bu çok yaygın konuyu araştırdı ve kesintilerin etkilerinin her zaman düşündüğümüz kadar öngörülebilir olmadığı sonucuna vardı.
ETH Zurich’ten çalışmayı kaleme alan ve psikolog Jasmine Kerr, “İlk adımımız, işyerinde stresin en yaygın iki nedeni olan sosyal baskı ve kesintilerin etkilerini nasıl ölçeceğimizi bulmaktı” diyor.
Çalışmada, Kerr ve ekibi, laboratuvarı bilgisayar bulunan birden fazla sıra masa ile donatılmış gerçek ofis ortamına dönüştürdüler ve bu deney için 90 katılımcıyı davet ettiler. Deneyde katılımcılar, bir sigorta şirketinde çalışmış ve taramaları sayısallaştırma, satış numaralarını hesaplama ve randevuları planlama gibi çeşitli ofis görevlerini ellerinden geldiğince gerçekleştiriyormuş gibi yapmak zorundaydılar.
Denekler ofis işleri görevleriyle uğraşırken iki aktör odaya girdi, insan kaynakları personeli gibi davranarak katılımcıları ek çalışmalara dâhil etti. Katılımcılardan bazıları (kontrol grubu) yalnızca İK personeli ile nispeten basit bir ek görev gerçekleştirmek zorunda kaldı. Katılımcıların geri kalanı (iki ayrı ‘stres durumu’ grubunda), psikososyal stres içeren bir görevi, sorgulama ve değerlendirme şeklinde – ofis senaryosunda bir iş terfisi için başvururken – görevlerine devam ederken gerçekleştirmek zorunda kaldı.
Her iki stres grubunda da katılımcılara zihinsel olarak bir iş görüşmesine hazırlanmaları ve ardından bir iş görüşmesi yapmaları istendi fakat ilk grup (stres durumu 1) yalnızca düzenli anketler ve tükürük örnekleri ile kesintiye uğratılırken, stres durumu 2’deki grup ek olarak bilgisayarlarında bir dizi kesintiye uğratan sohbet mesajıyla bombardımana tutuldu ve yaptıkları işin bazı yönlerini özetlemeleri ve hemen paylaşmaları istendi.
Bu simüle edilmiş işyeri kaçışları esnasında, katılımcıların stres seviyeleri üç ayrı şekilde izlendi: ‘’Her 15-20 dakikada bir nasıl hissettiklerine dair anket doldurmak, tükürük örnekleri almak ve kalp atış hızlarını sürekli takılan bir EKG cihazı ile izlemek.’’
SONUÇ NE OLDU ?
Sonuçlar, kontrol grubuna kıyasla iki stres durumu grubundaki katılımcıların (diğer ofis görevlerinin yanı sıra iş terfi görevini almış olan) kalp atış hızının arttığını ve tükürüklerinde daha fazla ‘stres hormonu’ kortizol salgıladığını gösterdi. Fakat stres testi yapılan iki grup arasında hâlâ gözle görülür bir fark vardı.
ETH Zürih’ten matematikçi Mara Nägelin, “İkinci stres grubundaki katılımcılar, birinci stres grubundakilere göre neredeyse iki kat kortizol salgıladı” diyor.
Katılımcıların deneyde katlanmak zorunda kaldıkları kesintiler ve strese sebep olan egzersizler göz önüne alındığında, bu tamamen şaşırtıcı değil. Fakat anket sonuçlarında stres durumu 2’den oldukça beklenmedik bir şey ortaya çıktı.
Araştımacılar makalelerinde “İlginç bir şekilde, iş kesintileri yaşayan durum kortizol seviyelerinde daha yüksek bir artış gösterdi, ancak stres testini yalnızca psikososyal stres yaşayan bireylere göre daha az tehdit edici olarak değerlendirdi” şeklinde ifade ediyorlar ve ekliyorlar: “Keşifsel arabuluculuk analizleri, öznel stres ölçümlerinde körleşmiş bir tepkiyi ortaya çıkardı ve bu, kısmen tehdit değerlendirmesindeki farklılıklarla açıklandı.”
Başka bir deyişle, deneydeki en zor anları yaşadığını düşündüğünüz (stres durumu 2) katılımcılar, aslında ruh halleri açısından daha iyi hissettiklerini ve stres durumundaki insanlara göre daha az stresli ve tehdit altında kendilerini bulduklarını belirttiler.
Bunun nasıl olabileceği biraz gizemini korusa da araştırmacılar, artan kesintilerin daha fazla kortizol üretimini tetiklemenin yanı sıra, hissedilen strese bir şekilde daha iyi duygusal ve bilişsel tepkiler vermiş olabileceği görüşünde birleşiyorlar.
Araştırmacılar, “Çalışmalarının içeriğiyle artan katılım ve sohbet işlevi aracılığıyla sosyal etkileşim, artan kesinlik ve kontrol duygularına sahip olabilir” diyor. İkinci açıklama ise; ‘’Sohbet mesajlarının yaklaşan iş görüşmesine odaklanmanın dikkatini dağıtması olabilir.”
Bu yüzden, aslında ekip, işyerindeki kesintilerin bazı yönlerden, en azından stresi hafifletme açısından olumlu anlamda değerlendirilebilir çünkü işçileri ruh hallerini olumsuz yönde etkileyen şeylerden uzaklaştırabilecekleri düşünülüyor. Yine de, burada neler olup bittiğini bilmediğimiz çok şey var ve araştırmacılar, oluşturdukları deneyle alakalı olarak sayısız sınırlamayı kabul ediyorlar ki bu, yalnızca birkaç saat boyunca küçük bir katılımcı grubundaki işyeri stresini taklit eden kişiler tarafından ortaya çıkan sonuç.
Gelecekte yapılacak araştırmalar bu ipuçlarını takip edebilir ve bize işyerindeki kesintilerin işyerindeki stres hissimizi nasıl besleyebileceği (ve belki de azaltabileceği) konusunda daha iyi bir fikir verebilecek.
KAYNAK: www.bilim.org/isyerinde-kesintiye-ugramak-farkinda-olmadigimiz-tuhaf-yollarla-stres-duzeylerini-etkiliyor/
Hayata Pi Academic İle Bakın
Pi Academic platformu olarak, yazar, editör ve diğer içerik üreticilerimizle sizler için ilgi çekici ve ilgiyle takip edebileceğiniz içerikler üretmekteyiz. Sizlere sunduğumuz içerikler başta Bilim, Teknoloji, Hukuk, İş Dünyası ve Haberler olarak kategorize edilmiştir. Tercih ettiğiniz içerik kategorisine tıklayarak okumaya başlayabilirsiniz.
Bununla beraber siber güvenlik alana ilgi duyuyor ve internette güvende kalmanız için bir şeyler okumak isterseniz buradan temel tavsiyelerle başlayabilirsiniz.
Eğitim
Marka İhlallerine Karşı Birlikte Mücadele Edelim!
Değerli WPYB TURKEY Üyeleri,gönüllüleri ve Marka dedektifleri
Marka ihlalleri ve taklit ürünler, hem tüketicilerin güvenliğini tehlikeye atmakta hem de markaların itibarını zedelemektedir. Bu sorunla mücadele etmek ve toplumsal farkındalık oluşturmak amacıyla yeni bir platform oluşturduk. WPYB TURKEY platformu sayesinde, sokaklarda gezerken veya günlük yaşamınızda karşılaştığınız marka ihlallerini kolayca raporlayabilir ve bu sayede hem topluma katkıda bulunabilir hem de önümüzdeki günlerde bu farkındalık projemizle gelir kaynağı oluşturabilirsiniz.
Neden Katılmalısınız?
- Toplumsal Farkındalık Gerçeği: Marka ihlalleri ve taklit ürünler konusunda bilinçlenmek ve bu konuda toplumu bilgilendirmek.
- Güvenli Alışveriş: Tüketicilerin güvenli ve orijinal ürünlere ulaşmasını sağlamak.
- Teşvik ve Ödüller:WPYBTURKEY uygulamamız ile İhlal bildirimlerinizle gelir elde etme fırsatı.
Nasıl Katılabilirsiniz?
- Üye Olun: Web sitemize üye olarak ve WPYB TURKEY bünyesinde gönüllümüz olarak topluluğumuza katılın.
- Sosyal Medya ve Online Platformlarda Marka Koruma Eğitimi
- Marka Dedektifliği Eğitimi
- Proaktif Marka Koruma Yaklaşımları Eğitimi
- Marka İhlali Tespiti Eğitimi
- Uygulama Kullanımı ve Raporlama Eğitimi
- Bu eğitimleri ücretsiz tamamlayarak büyük ailemizin bir üyesi ve eğitimli ve Sertifikalı Marka Dedektifi olun.
- İhlalleri Bildirin: Sokaklarda veya sosyal yaşamınızda karşılaştığınız marka ihlallerini ve taklit ürünleri raporlayın.
- Ödüllerinizi Kazanın: Her ihbarınız için ödüller kazanın ve topluma katkıda bulunun.
Birlikte daha güvenli ve adil bir ticaret ortamı oluşturabiliriz. Siz de bu toplumsal farkındalık hareketine katılın !
WPYB GLOBAL
FARKINDAYIZ,HAZIRIZ,YANINIZDAYIZ.
Bilim
Kırık Camlar Teorisi ve Sokak Dedektifliği: Toplumsal Sorumluluk Çağrısı
Kırık Camlar Teorisi, Amerikalı suç psikoloğu Philip Zimbardo’nun 1969 yılında yaptığı bir deneyden esinlenerek geliştirilmiş bir teoridir. Bu teori, küçük çaplı düzensizliklerin ve ihlallerin, daha büyük suçlara ve toplumsal bozulmalara yol açabileceğini savunur1. Örneğin, terk edilmiş bir binanın camları kırıldığında ve tamir edilmediğinde, bu durum daha fazla vandalizme davetiye çıkarır ve sonunda bina tamamen harap olabilir2.
Bu teoriyi yaşadığımız toplum ve çevredeki aksaklıkları engellemek için kullanabiliriz. İşte burada sokak dedektifliği devreye giriyor. Sokak dedektifleri, mahallelerinde veya çevrelerinde meydana gelen küçük düzensizlikleri ve ihlalleri tespit ederek, bunların daha büyük sorunlara dönüşmesini engelleyebilirler. Bu, sadece suç oranlarını düşürmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal düzeni ve güvenliği de artırır.
Sokak Dedektifi Olmanın Önemi
- Erken Müdahale: Sokak dedektifleri, küçük çaplı düzensizlikleri ve ihlalleri erken aşamada tespit ederek, bunların daha büyük sorunlara dönüşmesini engelleyebilirler. Örneğin, bir parkta kırık bir bankın tamir edilmesi, vandalizmin önüne geçebilir.
- Toplumsal Bilinç ve Katılım: Sokak dedektifleri, toplumun diğer üyelerini de bu tür sorunlara karşı duyarlı hale getirir. Bu, toplumsal bilincin artmasına ve herkesin yaşadığı çevreye daha fazla özen göstermesine yol açar.
- Güvenli ve Temiz Çevre: Sokak dedektifleri, çevrelerindeki düzensizlikleri ve ihlalleri tespit ederek, yaşadıkları alanın daha güvenli ve temiz olmasını sağlarlar. Bu, hem fiziksel hem de psikolojik olarak toplumun genel refahını artırır.
Sosyal Sorumluluk Çağrısı
Hepimiz yaşadığımız çevrenin bir parçasıyız ve bu çevrenin düzenli, temiz ve güvenli olmasını sağlamak bizim sorumluluğumuzda. Sokak dedektifliği, bu sorumluluğu yerine getirmenin etkili bir yoludur. Her birimiz, çevremizdeki küçük düzensizlikleri ve ihlalleri tespit ederek, bunların daha büyük sorunlara dönüşmesini engelleyebiliriz. Bu, sadece kendi yaşam kalitemizi artırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal düzeni ve güvenliği de sağlar.
Unutmayalım ki, küçük adımlar büyük değişimlere yol açar. Hep birlikte, yaşadığımız çevreyi daha iyi bir yer haline getirebiliriz. Sokak dedektifi olun, toplumsal sorumluluğunuzu yerine getirin ve çevrenizi koruyun!
1: Kırık Camlar Teorisi – Vikipedi 2: Kırık Camlar Teorisi Nedir? – WM Aracı
İş Dünyası
İş Stresinin Erkekler Üzerindeki Etkisi ve Çözüm Önerileri
Erkeklerin Görmezden Geldiği Sessiz Fırtına: İş Stresinin Yükselişi
Günümüzün yoğun iş temposu, erkekleri de kadınlar kadar hatta daha fazla etkileyen bir sorun haline gelen iş stresini beraberinde getiriyor. Özellikle erkek egemen kültürün hakim olduğu sektörlerde çalışan erkekler, rekabetçi ortam ve yüksek performans beklentileri altında eziliyor. MIND tarafından yapılan bir araştırma, erkeklerin zihinsel sağlık sorunlarının iş stresinden önemli ölçüde etkilendiğini ortaya koyuyor.
Neden Erkekler İş Stresini Daha Zor Yaşıyor?
- Erkek Egemen Kültür: Erkeklerin duygularını ifade etmekte zorlanması ve güçlü görünme ihtiyacı, iş stresini içselleştirmelerine neden oluyor.
- Rekabet Ortamı: Yüksek performans baskısı, sürekli kendini kanıtlama ihtiyacı ve başarısızlık korkusu erkekleri daha fazla strese itiyor.
- İşveren Baskısı: Bazı işverenlerin, çalışanların hastalanmamalarını isteyerek, zihinsel sağlık sorunlarının dile getirilmesini engellemesi, durumu daha da kötüleştiriyor.
- Toplumsal Beklentiler: Erkeklerin güçlü ve dayanıklı olması gerektiği yönündeki toplumsal beklentiler, erkeklerin zihinsel sağlık sorunlarını görmezden gelmelerine neden oluyor.
Erkeklerin Stresle Başa Çıkma Mekanizmaları
- Yalnız Kalma: Erkekler, sorunlarını genellikle kendi başlarına çözmeye çalışıyor ve sosyal destek almaktan kaçınıyor.
- Zararlı Alışkanlıklar: Alkol, sigara veya aşırı yeme gibi zararlı alışkanlıklar, geçici olarak rahatlama sağlamaya çalışıyor.
- Fiziksel Aktivite: Egzersiz yapmak, stresle başa çıkmanın sağlıklı bir yolu olsa da, bazı erkekler bunu tek başına bir çözüm olarak görüyor.
Çözüm Önerileri
- Erken Teşhis ve Müdahale: Erkeklerin zihinsel sağlık sorunlarını erken teşhis etmek ve tedavi etmek büyük önem taşıyor.
- İş Yerinde Destekleyici Ortam: İşverenlerin, çalışanların zihinsel sağlıklarını destekleyen politikalar oluşturması ve açık iletişim kanalları kurması gerekiyor.
- Erkeklerin Duygusal İfade Becerilerini Geliştirmeleri: Erkeklerin duygularını ifade etmekte zorlanmaları, destek almalarını engelliyor. Bu nedenle duygusal zeka eğitimleri ve terapi gibi yöntemler faydalı olabilir.
- Toplumsal Farkındalık: Erkeklerin de zihinsel sağlık sorunları yaşadığı konusunda toplumsal farkındalık yaratmak gerekiyor.
- Sağlıklı Başa Çıkma Mekanizmaları: Meditasyon, yoga, spor gibi sağlıklı başa çıkma mekanizmalarının öğretilmesi önemlidir.
İşverenlere Düşen Görevler
- Zihinsel Sağlık Politikaları: İş yerlerinde zihinsel sağlığı destekleyen politikalar oluşturmak ve bu politikaları aktif bir şekilde uygulamak.
- Eğitim Programları: Çalışanlara zihinsel sağlık konusunda eğitim programları düzenlemek.
- Gizlilik ve Güven: Çalışanların zihinsel sağlık sorunlarını gizli tutmak ve güvenli bir ortam sağlamak.
- Destek Hizmetleri: Çalışanlara psikolojik destek hizmetleri sunmak.
Sonuç
İş stresi, erkeklerin hem kişisel hem de profesyonel hayatını olumsuz etkileyen ciddi bir sorun. Bu sorunun üstesinden gelmek için bireysel çabaların yanı sıra, işverenlerin ve toplumun da duyarlı olması gerekiyor. Erkeklerin zihinsel sağlık sorunlarını görmezden gelmek yerine, onlara destek olmak ve sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olmak hepimizin sorumluluğundadır.
-
Eğitim4 yıl önce
Öğrenmeyi Öğrenmek ‘Metabilişsel Düşünme’
-
Sağlık4 yıl önce
Salisilat Alerjisi
-
Hukuk4 yıl önce
Adli Psikoloji Dünya ve Türkiye Tarihçe
-
Yazılar4 yıl önce
Zihin Teorisi Ve Sally-Anne Testi
-
Bilim4 yıl önce
Hazırcevap Einstein
-
Bilim4 yıl önce
Organ Yenileme Ustası Semenderler
-
Bilim4 yıl önce
Capgras Sendromu
-
Teknoloji4 yıl önce
Jeff Bezos’un Planı Çok Büyük